20120731

Bazen

Bazen çok şey anlatmak istersin ama kelimeler yetmez. Sanki birisi boğazına kolunu sokmuş gibi bir his olur. Yutkunursun gitmez. Sonra ağlamazsan baş ağrısı yapar. Konuşmayı çok istersin ve bilirsin. Yutkunamadığın şey konuşursan geçecektir. Tabii konuşacak biri olmadığı için başın ağrır.

 Ağlarsan yine geçecek ama nedense her ağladığında sevgiline yakalanırsın. Bütün gün arayıp sormayan sevgilin ağladığında sanki sinyal yollamış gibi arar.Açınca da kızar açmayınca da.

Büyüdüğünü sandığın durumlar vardır. her acının büyüttüğünü söylerler. Her geçen gün aklında ki sorular artar. Sorular arttıkça omuzlarını daha fazla yukarı kaldırırsın. Ya da en azından ben öyle yapmışım ki artık bir duruş bozukluğum var.

Kimse tam olarak üstüne gelmek istemez. Zaten nasılsın diyen pişman olur.

Herkes kendi dünyasını kurar ve yönetir. Zaman kavramı berbat bir şeydir. İnsanlara sadece daha fazla acı çektirmek için vardır. Beklemek her zaman kötüdür. Bu bir sınavı beklerken de kötüdür, bir aşkı beklerken de işi beklerken de...
Ama en çok yağacağını bilmediğin zaman kötüdür. Neden yaşadığını bilmediğin zaman.

Bu depresif yazının şarkısı da bu olsun.

20120726

Bir Yıl Önce Doğum Günü Öncesi


eneeem kedi de çok tatlı :P

İnsan birini sevmeden yaşayamaz diye düşünmüştüm her zaman. Ama yanlış düşünmüşüm. Kendime bakıyorum ne aklımı meşgul eden biri var ne de kalbimi. Sevmiyorum kimseyi. Bu bir bencillik mi hayır değil. Çünkü kendimi düşündüğüm için sevmemezlik yapmıyorum. Bilmiyorum ilk defa böyle bir duyguyu tadıyorum. Belki de evden çıkmadığım için aklıma kimse gelmiyordur. Evden neden çıkmıyorum? Bunun cevabını bilmiyorum. Arkadaşlarım arıyorlar, mesaj atıyorlar, bir yelere çağırıyorlar. Hep erteliyorum. Hiç gitmiyorum.
Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Hiç düşünmüyorum. Sabah uyandığımda müzik dinlemek en çok sevdiğim şeydi belki de. Ama aklıma gelmiyor. Onu da yapmıyorum.
Yarın doğum günüm ne yapacağıma dair hiçbir planım yok. Sanırım normal günlerden hiçbir farkı olmayacak. Doğum günüm olduğunu hatırlayan tek kişi yine benim.

ps: bu yazıyı bilgisayarımda buldum tarih mi? tam bir yıl önce :D ama yanılmıştım sonra ki gün yani yarın 27 temmuz 2011 de bir sürü arayan soran olmuştu. Bu yıl bugünden başladı kutlamalar :) Yalnız tam bir ergenim :D

20120724

Mektup arkidişi buluşması :)

Blog sayesinde bulduğum arkidişim mektuplaşma diye başladığımız şey kargolaşmaya döndü. :) Sonunda tanıştık. Ona resmen bayıldım :) tam tahmin ettiğim gibi çok tatlı bir arkidiş :)


Geçen hafta işte tamda benim bu yazıyı yazdığım vakitler daha benim gelmemiş doğum günümü kutladık :) hala da gelmedi doğum günüm. tam olarak on gün önce 17 yaşımı kutlamış oldum :) hem de Bukiyle.
Vazgala gittik. Karanlık olduğu için fotoğraflar güzel çıkmadı. Ama olsun biz çok eğlendik :)

Doğum günü pastam çok güzeldi :) minnacıktı :D Pipetlerde çokoştu fotoğraflarda biz olmasaydık koyacaktım ama maalesef biz varız.

Taksimin en güzel yeri sahaflara gittik. Oranın atmosferine bayılıyorum. Taksime her gidişimde mutlaka uğramam lazım bişey almasam da bakmak yetiyor bana :)


Uykusuzun mağazasına gittik. Kötü kedi Şero yu çok sevdiğimiz için onun magnetlerinden aldık. :) ikişer tane magnetimiz oldu. Kitap ayracı boyutunda olduğu için öyle kullanıcaz.

Bana kolye yapmış. Kolyem çok güzel hemen boynumda ki kolyeyi çıkartıp onu taktım Allahtan D&R ın alt katındaydık pek kimse yoktu. Ben de ona bir kitap götürmüştüm bir de film her zaman ki gibi klasik hediyelerimiz :) onun ki el emeği benim ki değil. Çünkü beceriksizim :)


Vedalaşmaktan nefret ederim ben. Buketle de kısacık vedalaştık her şey çok güzeldi :) bütün gün çok eğlendim. İnşallah o da mutlu olmuştur. :)
Bu kitabı da D&Rdan Bukiyle almıştık hala bitiremedim

Şuraya da tarihini yazayım :)
 17 Temmuz 2012
Bu ara da Nil in İstanbul'dayım şarkısını dinlemeyeni dövermişim :) çok güzel.

20120722

Tatil Dönüşü Sendromu


Eve dönüşüm yine eksikti annem gelemedi tek başına dönmüyordum babam vardı yanımda. Ama olsun annem olmadan ben çok eksik hissediyorum. Otobüs bomboştu herkes tek başınaydı ve uyudular. Ben her yolculukta uyurdum ama bu sefer hiç uyumadan geldim. Sabah sevdiceğimi görme heyecanından olsa gerek.

Gün doğumunu arabada izlemek bile çok güzel. Otobüsün camına bir sürü sinek yapışmıştı. Aklıma Arı Filmi geldi. Sinekleri sayarken neredeyse bulutların dansını kaçıracaktım. Çok güzel bir manzara bırakmışlardı izlememiz için. 

Ve evimdeyim artık. Evde olmanın huzur verici duygusu. Düşünmeden hareket edebildiğim tek yer. Kafamın rahat olduğu tek yer. Canımın sıkılmadığı, sıkılsa da çıkmak istemeyeceğim tek yer. Özlemem dediğim şehir burnumda tüttü. Aynı şeyleri yapmaktan bıktım dediğim evimi çok özledim.

Sınava çalışmam lazım artık. Geceleri  ders çalışmayı çok seviyorum ama evde birileri olsa ses çıksa en azından daha iyi olur. Sessiz olmasa tamamen tek ışık kaynağı ampul olmasa mesela televizyon açık olsa salonda annemle babam otursa. Ya da babam eve erken gelse mesela en azından o otursa salonda. Ben de odamda olsam otursam, çalışsam.

Bugün taze fasulye yemeği yaptım. İftardan sonra tam pişmemiş biraz daha pişsin diye bırakmıştım ama James Bond yüzünden yemek yandı. Tabii yemek yanığı kokusu hala çıkmadı, Tencereyi yıkarken Bond'u da göremedim bana hiç yardımcı olmadı. Aslında hep onun yüzünden. Gerçekten.


20120711

Şu an bu yazıyı İstanbul'un beyaz atletli adam manzaralı herhangi bir balkonundan saat 18:40 sularında mevsimi geçmiş kiraz, önce damacanaya ardından sürahiye ve sonradan da bardağıma doldurulmuş su ve bir adet turuncu Rubenis kalem sponsorluğunda yazıyorum. Her gün milyarlarca insan bloguma girip çıktığından olsa gerek Rubenis bana kalem yolladı. Neymiş ben yazarsam herkes o kalemden alırmışım. İyi dedim yazayım bari. Şkaya yaptım kitapçıdaki çocukla iki saat bir yazar hakkında sohbet edince çocuk çıkarken verdi. Çokta sevimli bir kalem. Üstüne basa basa söylüyorum "kalem".  Kırıldı basmayaydım iyiydi.


Sınav stresi salaklığını çoktan geçip aylaklama moduna geçtim. Şu an tek bir amacım var memlekete dönmek. Yok anam yok İstanbul'da 14 yıl yaşadım ama hiç bana göre değil :D

Yasal Uyarı: Sayın seyirciler 40 yaşıma 23 yıl var.


İstanbul'da doğmak büyümek güzel ama yaşamak çok şeyimsi. IIııı buldum kölemsi. En başta yolların kölesi oluyoruz İstanbul'dayken. Başka sebebe ne hacet.

Allah herkese bizde olmayan çok güzel bir klima nasip etsin ama elektriksiz çalışandan.

P.S: Öyle bir klima bulan bana ulaşsın.

20120707

Bugün annemi çok üzdüm. Özür dilerim annem.

20120705

Annemler sınav onların umrunda değilmiş gibi davranmaya çalışırken kalbimi kırıyorlar. Ama farkında bile değiller.