20120827

Karagümrük :D

Kendini kaptırma daha yıllar var dedi bugün birisi. Ama biz söz vermiştik destanın adı değişecek demedim ona. Önemli olan şurasıdır demek istedim. Şurası derken de kalbimi tutmalıydım. Ama o kim ki. Önemli olan üçüncü şahısların ne düşündüğü değildi benim için. Tamam çok saf olabilirim. Herkese anında her şeyimi de anlatabilirim. Ama ben insanlara güvenirim. Onların bana güvenmesi için elimden geleeni de yaparım.

Daha çok var ayrılırsınız ne demek ki :( olumsuzu niye çağırıyoruz. Birinin mutluluğunu daha ğrenir öğrenmez olumsuz eleştirmeyin! Karşıda ki size tepkisini belli edemez ama içinde bir ateş yakarsınız. Sonra perdeler tutuşut, sonra ev tutuşur sonra Karagümrük tutuşur aslı :D diyip yazının saçmalığını ortaya koyar giderim.  Şarkıyıda şöyle ekleyelim bu karagümrük'ün nerden çıktığı anlaşılsın :D

20120823

BuGünlük

Bugün dersane başladı blog. Dil sınıfı olduğumuzu unuttular galiba ilk günden gözümüz korksun diye ilk derse matematik koymuşlar. sonra fizik, kimya biyoloji vardı. hepi topu beş ders gördük ve sınıf altı kişicikti. normalde on dokuz kişiyiz. Ama herkes memleketinde, orda, burda.

Millet gruplar halinde yürürken ben tek başıma geldim. Kimyacı çok tatlı bi hocaydı. İlk yılı galiba böyle hanım hanımcık birisi.  İki dersimize girdi Simyayı anladım :) ama kimya zordur tabii :D 9. sınıftan hatırladığım kadarıyla derste az çok yorum yaptık. Kimse konuşmuyo zaten millet kasıntı kasıntı oturuyo. Eski dersanemi özledim hocalarla dalga geçiyorduk falan ama eğlenceliydi en azından. Bu yıl dalgayı bırakıp ders çalışmak lazım tabii. 

Biyolojici dersanenin aynı zamanda müdürüymüş. Elinde gazete kupürüyle girdi sınıfa. Benim ne hocası olduğumu tahmin edin falan dedi. bu dersaneye ilk defa gittiğim için böyle ıı şey falan diye kaldım. Sınıfta zaten ders dışı muhabbet hiç olmadı. Malum tek başıma oturduğum için kasıla kasıla ders dinliyorum. Bide saat dokuzda kalkıp dersaneye gitmek zor oluyo. 

Bundan sonra şu şunu demiş şöyle olmuş böyle olmuş meselelrine hiç takılmadan sınava kadar rahat kafayla devam etmek istiyorum ama bi yandan da birileriyle muhabbet etmek lazım. Geçen yıl ki dilcilerin hepsi yerleşmiş aldığı duyumlara göre. Hangi üniversitelere gittiler acaba çok merak ediyorum. 

Biraz müzik dinleyip kahve içince kendime gelirim sanırım. :) Yerli polyanna mimlemişti yine beni yazıcam ama   aklıma gelmio hiçbir şey.

Bundan sonra blogum sınava hazırlık blogu gibi olabilir. yani böyle kasıntı yazılar ben sınava girip çıkana kadar devam eder her halde hadi bakalım :)

20120806

Mimlik:)

Cuma gününden beri internete giremedim :( mobil modem kullanıyorum her ayın birinde faturayı ödemezsem kesiveriyorlar internetimi. Açta açıkta kalıyorum haberiniz yok :D    Yerli Polyanna ve  Liseli mimlemişler beni ikisine de çook teşekkür ediyorum. Yerli Polyanna nın mimi Acayip Mi Acayip Sorular. Mimin adından da anlaşıldığı gibi çook acayip sorular var :) Liselimin mimide Mutsuzlukla alakalı. Önce bir mutlu olalım. Aç karna olmuyo ama oruç oruç :D  Neyse gereksiz konuşmalarımla ahaliyi fazla bekletmeden mime geçiyorum :)
Mim soruları:

Çaresi bulunmayan bir hastalığa yakalandınız ve bunun sonucunda yaklaşık 1 yıllık ömrünüzün kaldığını öğrendiniz.Kalan 1 yılınızda ne yapardınız?
Başta kesinlikle depresyona girer asabileşirdim. Kalan 1 yılımı gerçekten sevdiğim insanlarla geçirirdim. Ama onların öleceğimi bilmelerini istemezdim. Kimse acıyarak bakmadan mutlu bir yıl geçirmeye çalışırdım.Ölmeden önce de millete bir mektup yazardım herkesin aklında kalmak istediğimi söylerdim:) Ne de olsa benim adım Secret :D sırlarla yaşamak benim işim.

Fobileriniz, takıntılarınız var mı? Varsa neler?
En büyük fobim yalnız kalmak. Bunun sebebi tek çocuk olmam. Uzun süreler yalnız kalacağımı anladığımda tuhaf bir mutsuzluk kaplıyor içimi. Takıntım yanlış telaffuz Şimdiye kadar kimseye bağırıp çağırmadım ama birisi bir kelimeyi yanlış söylediğinde düzeltmezsem afakanlar basıyor. 

Bir sabah kalktınız ve dünyada hiçbir insan olmadığını öğrendiniz, ne yapardınız?
 Bir ayağa kalkar bakardım. "Nereye gitti la bunlar daha dün burdalardı" derim. Her yeri kontrol ederim. Gerçekten kimse yoksa "yalnız naapçam ben yea" deyip bir an önce ölmeye bakarım.

Dünyayı dolaşmak isteseniz hangi ülkeden başlardınız, neden?
Dünyayı dolaşmak istersem bir gün kendi ülkemden başlarım :) Önce Türkiyeyi gezerim. Ama uçakla falan seyahat etmem ben. Bir karavan satın alırız sevdiceği de kandırırım beraber kıyıdan kıyıdan denizi göre göre dolanmak isterim. Nedeni de çok basit kendi güzelliklerimi bilmeden başka bir yeri gezmeyi manasız buluyorum. Ayrıca "hangi şehirde yaşarsan orası senin dünyandır." diye bir söz kalmış aklımda hangi filmden yada kitaptandır hatırlayamıyorum

İtiraf edin prens/prenses e dönüşür diye kaç kurbağa öptünüz?
Masal çok okudum ama hiç inanmadım. Her zaman gerçekçi biri oldum sanırım bu yüzden hiç kurbağa öpmedim.

En son yaşadığınız küçük düşürücü, unutamadığınız olay?
O kadar çoktur ki benim aslında ama şu an hiçbiri aklıma gelmiyor. Demek ki unutamadığım yok :D

Asla yanınızdan ayırmadığınız 3 şey? 
Çanta desem açıklar aslında bu soruyu. Çanta, telefon, anahtar.

Hayatınızın bir kitap/ film olmasını isteseydiniz hangi kitap/film olmak isterdiniz?
Hayatımın hiçbir kitap/film de olmasını istemem. Her filmde bir acı var çünkü mutlaka. acısız komedi filmleri de gerçekçi değil. O yüzden hayatımın, hayatım olarak kalmasını isterim. :)

En yakın arkadaşınızın bir uzaylı olduğunu ve sizi ilk denek olarak kendi gezegenine götüreceğini öğrendiniz, ne yapardınız?
Nasıl arkadaş bu benden uzaylı olduğunu saklamış diye kızardım. Uzayına da sana da der çeker giderdim.

İsviçreli bilim adamları görünmezlik hapını buldu ve siz bu hapı kullanan ilk kişisiniz. Hapı kullandıktan sonra yapacağınız ilk şey nedir?
Görünmez olsam önce o İsviçreli Bilim adamlarını döverdim sonra görünür olma formülünü arardım.

Bu sorudan sonra Liselimin mimine geçebilirik :) 

Mimin konusu: Kendimizi kötü hissettiğimizde neler yaparak mutlu oluruz?

Kendimi kötü hissettiğimde direkt olarak ağlarım ben. Her ağladığımda da gökten vahiy gelmiş gibi sevdiceğim arar. Sebebini öğrenir telkin eder. Ağlarsan var yaa diye başlayan tehdit cümleleri kurar konuşuruz bir sürü. Ondan sonra mutsuzluğum hala geçmediyse film izlerim. 

Oruçlu oruçlu benden bu kadar der ve çeker giderim :) Yazının adını mimlik koydum hani mumluk gibi falan. Gülün diye :D
PS.Mia'mda şimdi mimledi Liselimin miminden ama cevaplamıştım zaten :) 07.08.2012 
Teşekkürler MiaLiseli ve Yerli Polyanna yaa :)

20120803

Kitap Çekilişi

Kitap Kurdu Böjük bi çekiliş düzenlemiş. Vikitap şeysinde gördüm hemen katılmak istedim. Konu kitaplar olunca kendimi tutamıyorum galiba. Neyse şans bana gülsün :)

20120731

Bazen

Bazen çok şey anlatmak istersin ama kelimeler yetmez. Sanki birisi boğazına kolunu sokmuş gibi bir his olur. Yutkunursun gitmez. Sonra ağlamazsan baş ağrısı yapar. Konuşmayı çok istersin ve bilirsin. Yutkunamadığın şey konuşursan geçecektir. Tabii konuşacak biri olmadığı için başın ağrır.

 Ağlarsan yine geçecek ama nedense her ağladığında sevgiline yakalanırsın. Bütün gün arayıp sormayan sevgilin ağladığında sanki sinyal yollamış gibi arar.Açınca da kızar açmayınca da.

Büyüdüğünü sandığın durumlar vardır. her acının büyüttüğünü söylerler. Her geçen gün aklında ki sorular artar. Sorular arttıkça omuzlarını daha fazla yukarı kaldırırsın. Ya da en azından ben öyle yapmışım ki artık bir duruş bozukluğum var.

Kimse tam olarak üstüne gelmek istemez. Zaten nasılsın diyen pişman olur.

Herkes kendi dünyasını kurar ve yönetir. Zaman kavramı berbat bir şeydir. İnsanlara sadece daha fazla acı çektirmek için vardır. Beklemek her zaman kötüdür. Bu bir sınavı beklerken de kötüdür, bir aşkı beklerken de işi beklerken de...
Ama en çok yağacağını bilmediğin zaman kötüdür. Neden yaşadığını bilmediğin zaman.

Bu depresif yazının şarkısı da bu olsun.

20120726

Bir Yıl Önce Doğum Günü Öncesi


eneeem kedi de çok tatlı :P

İnsan birini sevmeden yaşayamaz diye düşünmüştüm her zaman. Ama yanlış düşünmüşüm. Kendime bakıyorum ne aklımı meşgul eden biri var ne de kalbimi. Sevmiyorum kimseyi. Bu bir bencillik mi hayır değil. Çünkü kendimi düşündüğüm için sevmemezlik yapmıyorum. Bilmiyorum ilk defa böyle bir duyguyu tadıyorum. Belki de evden çıkmadığım için aklıma kimse gelmiyordur. Evden neden çıkmıyorum? Bunun cevabını bilmiyorum. Arkadaşlarım arıyorlar, mesaj atıyorlar, bir yelere çağırıyorlar. Hep erteliyorum. Hiç gitmiyorum.
Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Hiç düşünmüyorum. Sabah uyandığımda müzik dinlemek en çok sevdiğim şeydi belki de. Ama aklıma gelmiyor. Onu da yapmıyorum.
Yarın doğum günüm ne yapacağıma dair hiçbir planım yok. Sanırım normal günlerden hiçbir farkı olmayacak. Doğum günüm olduğunu hatırlayan tek kişi yine benim.

ps: bu yazıyı bilgisayarımda buldum tarih mi? tam bir yıl önce :D ama yanılmıştım sonra ki gün yani yarın 27 temmuz 2011 de bir sürü arayan soran olmuştu. Bu yıl bugünden başladı kutlamalar :) Yalnız tam bir ergenim :D

20120724

Mektup arkidişi buluşması :)

Blog sayesinde bulduğum arkidişim mektuplaşma diye başladığımız şey kargolaşmaya döndü. :) Sonunda tanıştık. Ona resmen bayıldım :) tam tahmin ettiğim gibi çok tatlı bir arkidiş :)


Geçen hafta işte tamda benim bu yazıyı yazdığım vakitler daha benim gelmemiş doğum günümü kutladık :) hala da gelmedi doğum günüm. tam olarak on gün önce 17 yaşımı kutlamış oldum :) hem de Bukiyle.
Vazgala gittik. Karanlık olduğu için fotoğraflar güzel çıkmadı. Ama olsun biz çok eğlendik :)

Doğum günü pastam çok güzeldi :) minnacıktı :D Pipetlerde çokoştu fotoğraflarda biz olmasaydık koyacaktım ama maalesef biz varız.

Taksimin en güzel yeri sahaflara gittik. Oranın atmosferine bayılıyorum. Taksime her gidişimde mutlaka uğramam lazım bişey almasam da bakmak yetiyor bana :)


Uykusuzun mağazasına gittik. Kötü kedi Şero yu çok sevdiğimiz için onun magnetlerinden aldık. :) ikişer tane magnetimiz oldu. Kitap ayracı boyutunda olduğu için öyle kullanıcaz.

Bana kolye yapmış. Kolyem çok güzel hemen boynumda ki kolyeyi çıkartıp onu taktım Allahtan D&R ın alt katındaydık pek kimse yoktu. Ben de ona bir kitap götürmüştüm bir de film her zaman ki gibi klasik hediyelerimiz :) onun ki el emeği benim ki değil. Çünkü beceriksizim :)


Vedalaşmaktan nefret ederim ben. Buketle de kısacık vedalaştık her şey çok güzeldi :) bütün gün çok eğlendim. İnşallah o da mutlu olmuştur. :)
Bu kitabı da D&Rdan Bukiyle almıştık hala bitiremedim

Şuraya da tarihini yazayım :)
 17 Temmuz 2012
Bu ara da Nil in İstanbul'dayım şarkısını dinlemeyeni dövermişim :) çok güzel.

20120722

Tatil Dönüşü Sendromu


Eve dönüşüm yine eksikti annem gelemedi tek başına dönmüyordum babam vardı yanımda. Ama olsun annem olmadan ben çok eksik hissediyorum. Otobüs bomboştu herkes tek başınaydı ve uyudular. Ben her yolculukta uyurdum ama bu sefer hiç uyumadan geldim. Sabah sevdiceğimi görme heyecanından olsa gerek.

Gün doğumunu arabada izlemek bile çok güzel. Otobüsün camına bir sürü sinek yapışmıştı. Aklıma Arı Filmi geldi. Sinekleri sayarken neredeyse bulutların dansını kaçıracaktım. Çok güzel bir manzara bırakmışlardı izlememiz için. 

Ve evimdeyim artık. Evde olmanın huzur verici duygusu. Düşünmeden hareket edebildiğim tek yer. Kafamın rahat olduğu tek yer. Canımın sıkılmadığı, sıkılsa da çıkmak istemeyeceğim tek yer. Özlemem dediğim şehir burnumda tüttü. Aynı şeyleri yapmaktan bıktım dediğim evimi çok özledim.

Sınava çalışmam lazım artık. Geceleri  ders çalışmayı çok seviyorum ama evde birileri olsa ses çıksa en azından daha iyi olur. Sessiz olmasa tamamen tek ışık kaynağı ampul olmasa mesela televizyon açık olsa salonda annemle babam otursa. Ya da babam eve erken gelse mesela en azından o otursa salonda. Ben de odamda olsam otursam, çalışsam.

Bugün taze fasulye yemeği yaptım. İftardan sonra tam pişmemiş biraz daha pişsin diye bırakmıştım ama James Bond yüzünden yemek yandı. Tabii yemek yanığı kokusu hala çıkmadı, Tencereyi yıkarken Bond'u da göremedim bana hiç yardımcı olmadı. Aslında hep onun yüzünden. Gerçekten.


20120711

Şu an bu yazıyı İstanbul'un beyaz atletli adam manzaralı herhangi bir balkonundan saat 18:40 sularında mevsimi geçmiş kiraz, önce damacanaya ardından sürahiye ve sonradan da bardağıma doldurulmuş su ve bir adet turuncu Rubenis kalem sponsorluğunda yazıyorum. Her gün milyarlarca insan bloguma girip çıktığından olsa gerek Rubenis bana kalem yolladı. Neymiş ben yazarsam herkes o kalemden alırmışım. İyi dedim yazayım bari. Şkaya yaptım kitapçıdaki çocukla iki saat bir yazar hakkında sohbet edince çocuk çıkarken verdi. Çokta sevimli bir kalem. Üstüne basa basa söylüyorum "kalem".  Kırıldı basmayaydım iyiydi.


Sınav stresi salaklığını çoktan geçip aylaklama moduna geçtim. Şu an tek bir amacım var memlekete dönmek. Yok anam yok İstanbul'da 14 yıl yaşadım ama hiç bana göre değil :D

Yasal Uyarı: Sayın seyirciler 40 yaşıma 23 yıl var.


İstanbul'da doğmak büyümek güzel ama yaşamak çok şeyimsi. IIııı buldum kölemsi. En başta yolların kölesi oluyoruz İstanbul'dayken. Başka sebebe ne hacet.

Allah herkese bizde olmayan çok güzel bir klima nasip etsin ama elektriksiz çalışandan.

P.S: Öyle bir klima bulan bana ulaşsın.

20120707

Bugün annemi çok üzdüm. Özür dilerim annem.

20120705

Annemler sınav onların umrunda değilmiş gibi davranmaya çalışırken kalbimi kırıyorlar. Ama farkında bile değiller.

20120703

Melda vol 2

Adem yani benim babam anneme çok güzel bir evlenme teklifi yapmış. Düğünleri çok güzel bir köy düğünü olmuş. Davullar çalmış zurnalar susmamış. Annemle babamın fazla eşyası yokmuş ama babam çıkmış İstanbul'a gelmiş. Aslında gelmek istememişlerde babaannemin baskıları ikisini de yıldırmış. Babaanem baskı yapmakta haklıymışta. Tabii yani aslında bence hiçte haklı değil. Annemin üç yıl boyunca çocuğu olmadığı için babaannemler annemi dövmeye kalkmış. Yani öyle kendileri dövmemişler ama dövdürmek için ellerinden geleni yapmışlar. Babam dövmüş annemi azcık. Ama babam odaya girdiklerinde duvarlara vurup anneme bağırttırmış çoğu kez. Benim babam akıllı adamdır.

Annem kısa zaman sonra hastalanmış. Köyde ki yöntemlerle iyileştirmeye çalışmışlar. Hocalar çağırılmış. Annemin altınlarını hocalar çalmış. Tabii babam bu sırada gurbette annem için para kazanıyor.

Sonra annemi yemek yemediği için doktora götürmüşler tabii annemi orada bırakmak zorunda kalmış dedem. Merkezdeki hastaneye götürmüş annem o hastanede 20 gün tek başına kalmış. Bu sırada yaşlı bir doktor ve eşi anneme çook yardım etmişler. Allah onlardan razı olsun. Anneme yardım eli uzatmışlar ama benim annem köylü kadını öyle şeyler bilmez ki.

Dedemin annemi emanet ettiği bir hemşire varmış orada. Doktor anneme eve ne yerse getirdiği için hemşire annemi giydirirken uyarmış. Annem de babam kızar diye korkudan adamı terslemiş.

Sonra o hemşire dedemlere haber vermiş. Dedemler, annemi almaya gelmişler.

Devamı daha sonra belki :)
Annem geldi :) çook mutluyum :)
 İnsanın evi gibisi yok. :)

:)

20120702

Sınav dönemine girmek gerçekten çok kötü oluormmuş. Günlerdir sıkıntıdan patlıyorum. Ve bir gram ders çlışma isteğim yok. Ama çalışmam lazım blog kesinlikle çalışmam lazım.
Ergenliğe girmediğimi düşünüyorudum. 17 yaşındayım ilk ergenlik sivilcem çıktı :D burnumun dibinde :D yani ucunda...

20120629

Tatilimsi

Merhabaa blogcanlarııım :) şu an bu postu İstanbul Avrupa yakasından yazıyorum. Hava çokta sıcak değil bence. Gezmek, tozmak çok güzel ama ben aklımda ders çalışmak varken pek zevk alamıyorum. Malum bu yıl kocaaaaman bir sınavım var. Herkes yaparsın diyor ama ben kendime ilk defa bir konuda güvenemiyorum. Öğretmenlerim çocukluktan beri hayatın yamulduğu dönem olarak gösterdikleri için olsa gerek.

Tatilim çok güzel geçiyor. Bu hafta sonu denizde geçecek ama hiç heyecan yok bu yıl nedense. Her yıl çok heyecanlanırdım çok isterdim gitmek.

Nil Karaibrahimgil;in yeni albümü çok güzel bu arada özellikle "Ben Buraya Çıplak Geldim" şarkısı çok hoşumtırak :)


herkese iyi tatiller millet. Dönüşümü bekleyin :)

P.S fotoğrafsız postlara bir yenisini ekledim :)


20120624

İstanbul'a erkenden indik. Yeni uyandım. Üsküdar'da martı sesleri eşliğinde uyumaya bayılıyorum. Başta biraz rahatsız edici oldu ama sonra çok huzur veren bir ses oldu.

Uyurken ameliyatlı bileğimin üzerine yatmışım sanırım. Biraz ağrı hissediyorum.

Yolculuk boyunca aklımda gitmek mi zor yoksa kalmak mı sorusu vardı. Kararımı verdim kalmak daha zor. Neyse blogcanım ben iyiyim :)

20120623

Tatile çıkıyorum

Merhaba blogger kız, merhaba blogger oğlan :D bugün buraya mutlu bir haber vermeye geldim. Tatile gidiyorum :) Tatil diyince böyle deniz kum güneşli tatil değil :) mutlu olduğum, doğduğum, büyüdüğüm, özlediğim, eksikliğini hissettiğim yere İstanbul'a gidiyorum. Herkesi çok çok özlemiştim :) Halbuki dört ay önce de gittim ama çok özledim gerçekte.

Orada yaşarken İstanbul benim için sıkıntı gibi olmuştu stresi vesaire. Ama böyle birkaç yıl uzak olunca kıymetini anladım. Ayrıca zaten kıymetini bilmem için bir kaç yıl değil bir ay  bile fazla gelmişti buraya ilk taşındığımız zaman.

İsteyerek çalışanlara, çalışmak zorunda olanlara, çalışmadan yapamayanlara, para para para diyenlere, okulu bitiremeyip bütünlemeye kalanlara, hayatı boyunca mutlu olmayacağını düşünen ergenlere, kendini sevenlere ve sevmeyenleri, beni sevenlere ve nefret edenlere, bol kazançlar mutlu günler.
çalışanlara patronu zam yapsın, tatile gitmek isteyenler gidebilsin, gezmek isteyenler gezsin, beni sevenler çok çok çok mutlu olsun Sevmeyen ya da nefret edenlerde çok mutlu olsun. Herkesin albi neşeyle dolsun. Yeni doğan kuzenim neşe bebek hep mutlu olsun =)

Neyse hepiniz benim bebeklerimsiniz :)

20120620

Melda Vol1

Kızı gördüğü anda tutulmuştu. Gülüşü, bakışı Melda'nın her hareketi onun için dünyada görebileceği en güzel şeydi. Bir kaç kere Melda'nın gözü de Emre ye kaydı. Emre dışarıdan bakıldığında çok normal, kimseye zararı dokunmayacak bir tipti.

Aradan haftalar geçti. Emre Melda'yla ortak bir arkadaşlarını bulup aralarını yapmasını sağladı. Melda Emre'den hoşlanmıştı. Bir kaç kere ortak arkadaşları Esra ile birlikte buluştular. Telefon numaralarını birbirlerine verdiler. Esra artık ikisinin arasına girmek istemiyordu. Bir hafta sonra buluşmak için randevulaştılar.

Melda bütün hafta boyunca ne giyeceğini nasıl konuşacağını düşündü. Emre'ye çabuk ısınmıştı. Emre'nin güven veren bakışları vardı. Kimse o güzel bakışlardan kötülük beklemezdi. Buluşacakları günün gelmesini iple çekiyordu. Melda genelde her istediğini alan bir kızdı. Ailesinin tek çocuğu olduğu için her istediği yapılmış, şımartılarak büyütülmüş bir genç bayandı.

Emre buluşma günü geldiğinde Melda için bir çiçek aldı bütün kadınlar çiçeği çok severdi. Emre'nin Melda'ya aldığı çiçek sahte bir güldü. Melda bu duruma içten içe kızmıştı ama düşünmesi yeter diye iyimserlikle karşılamıştı.

Buluştukları yer çok güzeldi. İkisi de çok heyecanlıydı. Melda o güne kadar davetkar bulduğu için giymediği bir elbisesini giymişti. Emre'de her zamankinden daha şıktı. Melda'yı gördüğünde kulaklarına kadar kızardı.

Birlikte yemek yediler ve sonra İstiklal'de akşam saatlerinde yürümenin güzelliğini düşünerek çıktılar restaurantdan. Yürürken Melda'nın en sevdiği şarkıyı duydular bir bardan. Bara girdiler. Birer bardak bira içip biraz dans ettiler. Eve dönme vakitleri gelmişti.

Emre Melda'yı eve bıraktı. Melda arabadan inmeden önce öptü Emre'yi kısacıktı ama ne Melda ne de Emre unutmadı bu öpücüğü. Melda eve girdiğin de kıpkırmızıydı. İlk defa öpüşmüşlerdi bu tarih unutulmamalı diyerek not aldı.

Gece çok güzel geçmişti. Melda Emre yi iyiden iyiye sevmeye başlamıştı. Yastığa başını koyduğunda onunla ilgili hayaller kuruyordu her gece. Bir sonra ki hafta buluşacaklardı yine. Emre her sabah kalktığında ve gece yatarken Melda'ya çok güzel mesajlar atıyordu Melda bu mesajları görmeden uyanmak istemiyordu.

Melda bu düşte asla uyanmak istemiyordu.


20120619

Bu girişi yazmakta çok zorlanıyorum konuya pat dye dalmayı seven bir insan olduğumdan olsa gerek. Hatta bazen bir konuyu içimden düşünürken yanımdaki kişiye konunun ne olduğunu bile söylemeden bir soru soruveriyorum. Girişi bu kadar uzatamayı da sevmiyorum.

Misafirlerim geldi. Şimdilik akraba ziyaretindeler yarın buraya gelecekler. Perşembe ve Cuma günlerini Sinop merkezde geçirmeyi planlıyoruz. Oradaki arkadaşlarıma da sorarak güzel bir plan yaptım. Yalı kahvesin çok merak ediyorum oraya falan gideceğiz. Bir sürü fotoğraflar çekmek istiyorum.

P.S: Bu arada ben galiba bu blogda yazamıyorum. Eski blogumun tasarımını falan çok özledim bu blogu açtığımdan beri içime sinen bir yazı yazamadım.

20120617

Ayrılıklılık ? ? ?

Nefesim daralıyor. İçimde bir ateş yanıyor. Kor düştü derler ya hani benim yüreğime kor değil bir yanardağın lavları sıçradı. Çok acıyor. Canım öyle bir yanıyor ki bu acıyı ne tarif edebiliyorum ne de dindirebiliyorum.

Bugün aylardır planladığım mutluluğun yanı sıra aklıma gelmeyen ayrılığı birlikte yaşıyorum. Bir saat önce bu yazın sıkıntılı yanını atlattım demişken düştü lavlar yüreğime. Bu sözleri söylerken aynı gün içinde açık kalp ameliyatı olacağımı nereden bilebilirdim ki.

Biliyorum, benim mutlu olmaya hakkım yok. Lanetliyim, yanlış yüzyılda bile doğmuş olabilirim. benim duygularımı düşünen yok. Başkaları üzülmesin diye üzülen tarafım ben. Başkalarına zarar gelmemesi için gerektiğinde öne atlayan bazense öne itilen kişiyim.

Dün ben İstanbul'a gideceğim diye son kez buluşmuştuk bende yanlışlıkla son buluşmamız bu dedim sende bana kızmıştın ya hani ne sonu bu sadece sen gitmeden son buluşmamız diye. Demek ki Allah gerçekten bazen söyletiyormuş.

Artık yalnız biriyim ben. Kalbini aldırmış, hissiz, aslında hisli ama tek bir şeyi algılayabiliyorum.
Acı
Ben tam bunları yazdıktan sonra bir mesaj geldi. Sevgiliden. Açtım. Annene ayrıldığımız söyle demiştin ya bende o mesajları o yüzden onun karşısında yolladım. Anlamıştın değil mi? Sonra bir mutluluk :D

20120614

İsimsiz aşklar

Kalbi sızlıyordu minik kızın. Duvarın dibine oturdu ağlamaya başladı. Annesinden ayrıldığı yetmiyormuş gibi bu kez de anneannesini almıştı Allah Baba. Allah baba kötü değildi. Anneannesi hep öyle söylerdi.

Küçük kız olanları düşündü. Aklına lanetlendiği geldi. Kesinlikle o doğmaması gereken bir çocuktu. Anne babasının bir gecelik zevkiydi. Barda tanışılış bir baba nasıl bulunabilirdi. Bulsa bile ona baba denilir miydi? Kıza teyzesi baktı. Onu büyüttü. Sonra yıllar sonra kız artık teyzesinden ayrılma vaktinin geldiğini anladı. Çünkü artık büyümüş ve kendine bakabileceği işini bulmuştu.

Minik kız asla aşık olmamıştı. İş yerinde ki kızlar her hafta sevgilileriyle çıkarken kız hafta sonlarını da evinde çalışarak ya da mezarlığa giderek geçiriyordu.

Bir gün iş yerinde ki bütün kızlar bir adamdan bahsetmeye başladılar. Adama hakkında çok şey konuşuldu kız hiçbirini duymadı bile. Umurunda değildi.

Sonra bir gün depoya indiğinde biriyle karşılaştı iş icabı selam verdiler birbirlerine. Çocuk kızdan hoşlanmıştı ama ona göre basit bir hoşlanmaydı bu yani o öyle görüyordu. Sonra kızı sürekli görmeye başladı. Kız adama aşık olduğunu fark etmemişti bile. Ama onunla konuşurken hep midesi bulanırdı.Rüyalarında birbirlerini gördüler hep hatta kız bir keresinde sabahleyin adamı gördüğünde gülmeye başladı çünkü adam rüyada ki kıyafetleri giymişti.
Günlerdir evde oturuyorum. Canım sıkılıyor dışarı çıkmak, gezmek, dolaşmak istiyorum fakat malesef çok sıcak. İnsanın işi gücüde olmayınca pinekleme moduna geçiyor tabii.

Bugün sarı oje sürdüm her gün farklı bir renk  deniyorum. Mesela dün de pembeydi. Yağmur ablam  yarın akşam otobüse binecek sanırım. Sıkıntılarım bitiyor. Tabii daha erken gelseydi ben çoktan İstanbuldaydım. O da ayrı  bir mesele.

Bu arada flormarın pretty ojelerden açık renk olanları -şu an tırnağımdaki sarı gibi- hiç güzel değil resmen tırnağım görünüyor. Ayrıca iki kat sürünce de olmuyor.

Ptt de iyice azıttı iki günde gelmesi gereken kargo bugün hala gelmedi.

20120607

Kaybettiğime

Artık olmayan birisisin diyemiyorum sana. Sen yoksun diyemiyorum. Çünkü sen yoksun. Gittin dostum. Erkenden bıraktın gittin. Yokluğunda bor yılı doldurduk. Hala her gün aklımdasın, dilimdesin, kalbimdesin. Gitmeden bir önce ki gün seninle çok güzel bir piknik yaptık tüm yakın dostlarımız bizimleydi. Seni çağırmak istememişlerdi. Benim içime bir şey düştü ya dedim bir gün onu çağırmadığımıza pişman olursak. Ve herkesi ikna ettim senin gelmen için.
Kardeşim hani o gün bana yanlışlıkla koşarken sarılmıştın ya ilk ve son kez sarılmıştın bana. Eğer bir gün sonra böyle bir şey yaşayıp bizden ayrılacağını ve seni bir daha sadece rüyalarımda göreceğimi bilseydim. Sıkı sıkı sarılırdım sana.

Hani o gün yağmur yağmıştı biz çarşıdan gelirken sende bize örtüden şemsiye yaparak gelmiştin ya kardeşim işte her yağmur yağışında aklıma geliyorsun. O örtüyü her görüşümde sen yanımda bitiveriyorsun sanki.

Bugün sana mesaj atmak geldi içimden. Telefon numarana uzun uzun baktım. yazdığım mesajı yollasam da kimse okumayacaktı biliyordum. O yüzden yollayamadım. Ama biliyorum sen bizim içimizde senin için hissettiklerimizi biliyorsun.

Seni hiç unutamayacağım. Derim ya hep eksilerek çoğalıyoruz. Sen sonsuza kadar eksilen tek kişi oldun. İnşallah son kişi olursun canım kardeşim. Dayanılacak bir acı değil çünkü. Neyse kardeşim bizi bir yerlerden izliyorsun eminim ki. Seni çok özledim. Sen çok iyi bir kardeş oldun bana...

20120603

Öyle bir zamanda gelmeli ki;

Aşk öyle bir zamanda gelmeli ki vazgeçmek mümkün olmasın.
Unuttuğumu sandığım anda gelmeli ki bütün ruhum titremeli
Düşen bir yaprak gibidir aşk;
Biliyorum yalnızlıgın soğuk kaldırımlarını
Biliyorum ey aşk hiçbir zaman gelmeyeceksin bana
Gelsen ne iyi olurdu kim bilir?
Bütün kainata sözümü geçirsem de
Aşka sözü geçirmek ne mümkündür?
Her sararan yaprağında ardında bir ayrılık hüznü yatar.

Öyle bir zamanda gelmelisin ki
Bütün zamanı durdurmalısın bence
Zamana yenik düşmemeli insan
Rüzgarla düşen yaprak gibidir aşk
Her anımı seninle yaşıyorum.
Son bahar gibisin;

Öyle bir zamanda gelmeliki aşk bütün duygularım yeşermeli.


                                                           AKARA
p.s. şarkısı da benden olsun tık tık tık


Sevgiliyle geçen güzel birkaç günün ardından kendime geldim. Eski yazılara baktım da ne kadar mutsuz şeyler paylaşmışım. Haziranın 15 inde Yağmur Ablam gelecek buraların tozunu atıp İstanbul'a gideceğiz. Çok heyecanlıyım. Benim kardeşim ablam veya abim yok.
Ama Yağmur Abla benim gerçek ablam gibidir. Tek farkı aynı anne babadan olmayışımız. 

O gelince sizi fotoğraflara boğacağım :) Öperim :)

20120602

Uçurtma Avcısı

Kitap fuarından aldığım Uçurtma Avcısını çok çabuk okuyup bitirdim. Bunda grip olmamın da etkisi vardı tabii ama kitap akıcıydı. Betimlemeler bazen sıksa da iki günde bitirdim.

Uçurtma Avcısını okurken bir Türk filmi izliyormuşum hissine kapıldım. Bazı yerlerinde bu kadar da olmamalı dediğim oldu. Kahramanları çok sevdim Emir'e bazen kızdım. 

Genel olarak beğendiğim bir kitap. Kahveyle iyi gidenlerden.
Bu da benim kitap için seçtiğim şarkı tık tık tık.

P.S : Kitabın filmi de çekilmiş şimdi çıkıp onu aramaya gidiyorum :)
Düş kırıklarıyla dolmuş bir gölde. Musluklardan mutluluk akması beklenemez.


                                 BY SECRET
Bir insan neden yalnız kalır?
Ya çok doğrudur ya da çok yanlış.

Ben de yalnız kaldım. Doğruluktan mı yalnızlıktan mı bilemiyorum. 
Şu da bir gerçek ki bir insanla konuşmayacaksanız karşı taraf sebebini sorduğunda söylemelisiniz. Ya da Söyleyebilecek bir sebebiniz olmalı. Kem küm yapmadan gevelemeden.
Ben birisine zarar verebilecek bir işi bilerek asla yapmam. Dostum da olsa düşmanım da olsa.

İçi dışı bir olmak suçsa peki.
Kimsenin arkasından konuşmamak suçsa o da eyvallah.
Bilmediğin şeyler yüzünden yanlış yere suçlanmaksa ona da varım.

Ama hiçbir açıklama yapmadan değil. 

20120601

Bir delilikti hayat kime neyi gösterir bilinmezki;
Anlaşıla bildiğim tek duyğu sevgimdi;
Hayat şartlarıma mutluluğunu destekler miydim.

Kim bilir?
Ben

Saklayamadığım tek duygum inci kadar küçük sevgimdi;Parelel duygularımdı seni benden uzaklaştıran;

Küçük bir dünyaysa mutluluk
O küçük dünyanın içinde olmak isterdim



20120519

Uyannn...

ağladığın duyulmasın diye müziğin sesini açarsın. hiçbir kural umrunda değildir. kimi yüzüstü bıraktığın belli değil. iki aşkın ortasında kalmış durumdayım. geleceğin ikisinden biri olduğu o kadar belli ki. birisi yılların aşkı diğeri bir yıllık ve şu an beraber olduğun kişi. karar vermek neden bu kadar zor.


hiçbir şey kolay değil. şu an su içecek olsam midem kabul etmeyecek durumda. keşke o konuşma hiç yapılmasaydı da hala beni sevdiğini bilmeseydim. Kendime itiraf edemediklerimi ona da edemeseydim.


Peki ya şimdi nolacak. bende ne şimdi ki sevgilimi bırakacak cesaret var. Ne de geçmişimi unutabilecek.


İkisiyle de çok şey peylaştım. Keşke hiç konuşulmasayıd.


Mayıs... Mayıs... Mayıs... işte bu yüzden sevmiyorum seni ya biri ölüyor. ya beni öldürecek darbeler alıyorum. Ah Mayıs.

20120518


Bir gün olsa profil fotoğraflarımızda olabilsek.
Biz de saklamadan haykırarak sevebilsek.
Kimmiş o dendiğinde sana ne yerine işte şu karşıdan gelen desek.
Hatta öyle bi gün gelse ki birlikte sokaklarda bile yürüsek.
Tanıdıklara selam versek, gülsek.
Hiç şüphemiz kalmasa birbirimizden.
O hep benim başkasının asla olmayacak diyebilsek.
Hem de bütün bunları yaparken aklımızda hiç soru işareti kalmasa.
Yalnızca birbirimizin olmak yetse.

Mayıs mı?

İlk damlayı uzun süre bekledim. o geldikten sonra gerisi kolay dedim. Ağlamak umutzluğumu alır dedim.

Genelde ağlarım ve geçerdi. Ama bu sefer olmadı.
umutsuzluğum benimle kaldı.


Birkaç satır karalayayım dedim, Olmadı. Kağıt bana baktı ben yere. 


Dinlediğim müzik bana bir şeyler anımsatmaya çalışıyordu. Ama ben ısrarla anımsamadım.


Tüm bunların sebebin düşünmek yerine, oturdum sadece. Düşünmek bana göre değil. Sonucu biliyorum. Yine arafa düşeceğim.Onunla konuşmadan düşünmek, düşünmek olarak kalacaktı sadece.


Peki ben onunla konuşabilir miydim? Elbette hayır. Sonra bir mesaj geldi. Okudum sadece okudum. Anlamadım.


Aradım ve salya sümük ağladım. Anlattıklarım onunla ilgili değildi. Beni ağlatan onun mesajı da değildi. Beni Mayıs ağlattı. Her şey Mayısın suçuydu. Ona bu kadar kötü olmas görevini kim vermişti. Ya da Mayıs sadece bana mı kötülük yapıyordu. Belki de sadece ben fark ediyordum Mayısın kötü olduğunu. 


Sonra kalktım. Bir yerlerde birisi var ve ben onu özlüyorum. O da beni özlüyor mu?


Mayıs bitse de gitsek.

20120517

Vuruyorum hayatı şakagından
Bir tebessüm bile yetmiyor.
Avcumun içinde biriken yağmur damlaları;
Hayalleri bırakıyorum geride,
İflas bayrağını çekmişim bugun şiirde Ne? aşkta Ne?
Ben diyorum,
İki söz yetermiki?
Kim bilir iki sözün karşılığı yaşam dolu mutluluk olabir miydi?



Blogu iki kişi yazmaya başladık okurcağızlarımız. Ben (Secret) ve Akara olarak yazıyoruz artık. Bu Akaranın' :) 

20120516

Silmeden (Mim)

Yeni blogun ilk mimini yazacağım. Mimi bugün görmüştüm sağolsun Aylak mimlemiş beni. Onu fark edeli iki üç gün olmasına rağmen yazılarının bana çok hitap ettiğini düşünüyorum. Mimimizi ilk ortaya atan Beyaz Sayfa oldu. Mime göre hiç silmeden bir yazı yazmamız gerekiyor. Yazdım ve oldu?


Hani kutlamalarda pasta yemeyen zayıf kızlar vardır. Neden yemez onlar pastayı titiz oldukları için mi? Hiç sanmıyorum. Bence onlar topluma aykırı davranmayı seviyorlar. Sürü psikolojisi onlara göre değil.:Ya da ne bileyim dikkat çekmeye çalışıyor olabilir. Hiç öyle bir şey yapmadım. O şekilde dikkat çekmeye çalışmak ya da o kadar titiz olmak gibi bir alışkanlığım olmadı.


Sürü psikolojisi olmak zorunda. Ailenden ayrı özgür bir tatil yapmak istesen bile hep peşindedir o psikoloji. İnsan yeni girdiği ortamda herkes ne yapıyor ona odaklanır. Ve onlar gibi davranır? Neden dışlanmamak, komik duruma düşmemek için.


Neden bu kadar önemli alaya alınmamak. İnsanlar sizinle dalga geçse ne olur geçmese ne olur. Bence önemli olan insanın kafasının içinde daha doğrusu kalbinde yaşadığıdır.


Çok gülen insanlar korkutuyor artık beni. Bende çok gülüyorum ama içimde fırtınalar kopuyor. Duygularımı hem çok belli eden hem çok içimde yaşayan biriyim. Tepkilerimi gizleyemem. Duygularımı gizlerim. Bir insan hakkında başkasıyla konuşurken çekinirim acaba bir falso verir miyim ? korkusu hakim olur hep.


Zıt davranmayı neden sever insanlar anlamış değilim. Aslında hiçbir davranışın sebebini çözemediğim kendimi boşlukta gördüğüm bir dönemdeyim. Bu benden mi kaynaklanıyor çevremden mi bunun cevabını bile veremiyorum. Sadece zaman geçmesini bekliyorum. Zaman geçecek ve ben ya da çevremdekiler düzelecek. Böyle olmasa bile en azından şimdi ki kadar hatırlayıp takılmayacağım başka şeylere.

Topu Mia ya atıyorum :) umarım o da yazar :)

20120515

Elma ve Ayva

Ben geldim ugruna ölümle pençeleştiğim bir gündü hiç kimse beni tanımıyordu.
Kışın en sert geçtiği bir mevsimde gözlerimi açmak bile imkansızdı,
Beni anlatıyorlardı birbirlerine benden ne istemişlerdi ki, kimbilir?
Ne savaşlar yaşanmıştı oysa mutluluklar uğruna,
İki göz odanın birinde öylesine kıvrılmış soğuktan tirtir titremekteydim,
Günler geçiyor mevsimler ardı ardını kovalıyor,
Hayatın tokatını yemek için gün sayıyordum,
zaman gelip çatıyor, fikirler düşünceler değişiyor.
Can dediğim insanların beni kullanmasına tahammül edemezdim
Kendi yolumu kendim çizmeliydim,
İlk adımlar,ilk yürek çırpınışları,ilk yalnızlık
Uzaklaşmam gerekiyordu usul usul
Kendi kararımı vermeliydim,
Terk ediyorum.
Can dediklerimi;
Hayatın yalnız sayfalarına ortak olmaktan başka çarem yoktu;

Not:Elma ve Ayva iki Arkdaş olsa bile ikisinin tadı ve lezzeti farklıdır. İnsanları Elma ve Ayvaya benzetiyorum;

20120514

Yalnızlık dünyamda

Bu yazıyı okumadan önce lütfen bir dilek tutalım.
Yaşamımızda mutluluklarımızı ve hüzünlerimizi asla unutamayız.
Bir de kalp sevda için çarpıyorsa unutmak ne mümkündür.
Gözlerimin ışıl ışıl parladığı bir günde hayatımın dönüm noktasını yaşadım.
hangi kelime anlatır benim yüregimdeki duyguları hangi şiir teselli eder beni?
Caddelerin ışıklarından arınıp karanlık bir sokağa sapmış umutsuz bir yalnızlık,
Özlemlerden arınmak istiyorum geçmişe duyulan hasretleri bir kenara atıp bir çığlık atmak istiyorum,
sesimin yankılanıp bana döndügünü hissetmek...
işte ben diye bildigim kendi içimde kendimi bulabilmek,
kayboluyorum içten içe, ruhum yalnızlıktan arınmak istiyor.
bir dilek tutuyorum yalnızlıgımdan öteye geçmek için,
koyboluyorum özlemlerimin içinde
kime özlem duyduğumu kendim bile bilmiyorum bir an olsun;
Kendime mi?
Ben kimim?
Kime ne için kendimi ispatlamam gerekiyor?
Ne istiyorum acaba ben?

Ruhum azabın en şiddetlisini yaşıyor,
Mutluluğu satın almak istiyorum bugün,
Beynim zonkluyor keşkelerle,
Ya beni bul, ya da terk et beni
Ey mutluluk sana sesleniyorum,
Kulaklarını aç ve beni dinle,
Hayallerimin ve özlemlerimin ötesine gidebilmek için bana bir yol göster.
Yalnızlık özlem yüklü bir duyguysa,
Özlemlerimin içinde bir can yoldaşı hayal ediyorum,
Bir dilek tuttum tüm insanlar için,
Yalnızlık günlerimde özlediğim bir hayalim vardı,
Can dostum diyebilecegim bir dost bula bilmekti,
Her yalnızlık elbet birgün son bulur;

tıktık

Elektronik Aletlere Karşı Tutumlar


Hepimizin evinde binlerce değişik elektronik aletler var. Bazen onlara karşı çok saygısız davrandığımı hissediyorum. Saygısızlıktan kastım çarpınca özür dileyelim ya da kullanmadan önce izin alalım değil. Örneğin bizim evde hiçbir şeyin fişi kolay kolay çekilmez. Onun da dinlenmeye hakkı var. Sen 7/24 ayakta beklesen her an yürümeye hazır olsan daha çok yorulmaz mısın ayrıc daha da çok enerji harcarsın. Onlar elektrik tüketiyor sen yiyecek içecek. Arada ki tek fark duyguysa, hepimizin etrafında hislerini kaybetmiş çok insan vardır. Bazen onlarda bizim gibi bıkıyorlar yoruluyorlar. İşte o anlarda biz ne yapıyoruz.


Kapatıp-açma:Özellikle bilgisayarlarda eski model ise direkt yapılan şey reset tuşuna basmak. Düşünsenize hoop elektrikler gitti yani insandan örnek verecek olursa damarınızı kestiler. Bana gör bu tuş Türkler için icad edildi. Çünkü biz millet olarak bir şeye kızarsak ilk yapacağımız şey şiddete başvurmak. Burda da zırt diye elektirksiz bırakıyoruz.


Üfleyip tekrar denemek: Bu hareketi yine biz Türkler yapıyoruz. Cd, dvd, flash yada taşınabilir modemler error vermeye görsün hemen çıkartır üfler geri takarız. Neden çünkü temizlik imandan gelir :D


Vurmak:Şiddeti seven bir toplum olduğumuz her halimizden anlaşılıyor malesef. LCD televizyonlar çıkmadan önce tüplü, kocaman tvler vardı bazen görüntü kayar yada gelip giderse evin tv manyağı olan kişi kalkar birkaç tokat atardı tvye. Nasıl olurdu bilmiyorum ama gerçekten düzelirdi.


Umursamamak:Örneğin elektrik süpürgesiyle ev süpürürken süpürge bir o tarafa devrilir bir öteki tarafa kapanana kadar yanına gitmeyiz. Zaten huyumuzdur Bir şey son raddeye gelmeden düzeltmeye çalışmayız.


Tekmelemek:Örneğin buzdolabını açtınız çok açsınız ve dolap bomboş. Sanki bu dolabın suçuymuş gibi kapağa bir tekme savrulur. Sonra bir ayak acısı ardından gelen küfürler.




20120513

Merhaba

Yazıp yazıp silmek hiç adetim değildir. Mektup yazarken bile temize çekmeyi sevmem. Heyecan yaptım ilk yazımda:) Umarım siz beni seversiniz bende sizi:) Sizler de hoşgeldiniz bloguma ben de :) bir yerden yeniden başlanmalıydı ve başlandı :)

Yeni blogumun ilk şarkısı dinlenilsin ve uğur getirsin :) Çıkırt